11 Mart 2008 Salı

İçki yasağı: dün ve bugün

AKP'nin ağır ama emin adımlarla bir içki yasağına doğru gittiğini söylemek için erken mi bilmiyorum. Ama içkiye karşı bir savaş içinde oldukları, haberleri (ve bu blogu) takip eden herkes için gün gibi ortada. Bu savaştan sonuç alıp almadıklarını yine haberleri takip ederek anlamaya çalışıyoruz.

Geçen ay Radikal'de çıkan bir haber Türkiye'de içki üretiminin düştüğünü bildiriyor. Üretim rakıda geçen seneye göre %14,4, şarapta ise %14,8 oranında azalmış. Bu hem rakı içen kesimde hem şarap içen kesimde ciddi bir tüketim düşüşüne işaret ediyor. Bunun sebebi olarak da AKP'nin özellikle vergi aracılığıyla arttırdığı fiyatlar geliyor akla.

Olası bir içki yasağını düşünürken Cumhuriyetimiz'de zaten bir içki yasağı dönemi geçirmiş olduğumuz çıktı ortaya. Radikal'de İsmet Berkan köşe yazısında, Birinci Meclisin İçki Yasağı: Men-i Müskirat Kanunu adlı kitaptan bahsediyor. Kitap, 1920'de meclis açılır açılmaz verilen ilk kanun tekliflerinden birinin içki yasağı olduğunu anlatıyor. Teklifin geçmesi 1926 senesinde olmuş ve 1932'de Tekel kurulana kadar Türkiye'de her türlü içkinin üretilmesi ve tüketilmesi yasakmış.

Berkan'ın yazısı Atatürklü bir içki yasağı anısı ile devam ediyor. Tahmin edebileceğiniz gibi Atatürk içki yasağı süresince içmeye devam etmiş. Herhalde bir sürü ortalama insanın yaptığı gibi. Ama bu duruma bakıp bir içki yasağının bugün çok zararlı olmayacağını düşünmek yanlış olur. Sosyal hayatın bir parçası olan içkinin yasaklanması on binlerce kişiyi işsiz bırakacak, içkiyi karaborsaya düşürecek ve mafyayı güçlendirecektir.

Ben de İsmet Berkan gibi bu içki yasağını yeni öğrendim. Merak ettiğim şey, bunu kaç kişinin önceden bildiği.

3 yorum:

Unknown dedi ki...

ben de içki yasağının daha önce de olduğunu Onur Karahanoğulları'nın kitabından öğrendim. geçmişten ders almamız gerekiyor, yoksa gerilemeye mahkum oluruz.bu konunun meraklıları için gerçekten ilginç bir kitap.
iyi okumalar.

Unknown dedi ki...

Atatürk, eğitim ve içki yasağı

İsmet Berkan

Yazıda geçen kitap şu linkten indirimli olarak alınabilir!

http://www.siyasalkitap.com/products/detail/594

02/03/2008 (5356 kişi okudu)

Türk ulusal kurtuluş savaşını yapmak üzere Atatürk'ün öncülüğünde 23 Nisan 1920'de açılan Türkiye Büyük Millet Meclisi'ne Meclis açıldıktan beş, Meclis'in bir yürütme organı oluşturmasından ise sadece üç gün sonra verilen dördüncü kanun teklifinin konusu neymiş biliyor musunuz?
Ben de, Onur Karahanoğulları'nın Phoenix Yayınları'ndan çıkan 'Birinci Meclisin İçki Yasağı: Men-i Müskirat Kanunu' adlı kitabından öğrendim, her türlü alkollü içkinin içilmesini ve üretilmesini yasaklayan bir kanunmuş bu.
28 Nisan 1920'de, daha sonra Lozan Antlaşması'nın Meclis'teki görüşmelerinde Atatürk'le çok sert tartışmalar yapacak, 'İkinci Grup' diye bilinen muhalif grubun önde gelen üyelerinden olan ve Atatürk'ün muhafızlığını yapan Topal Osman ve adamlarınca öldürülecek olan Trabzon Mebusu Ali Şükrü Bey bu kanun teklifini sunmuş.
Teklif altı yıl boyunca Meclis'te uyuduktan sonra 1926'da yasalaşmış ve genç Türkiye Cumhuriyeti 790 sayılı bu ilk kanunlarından biriyle içkiyi yasaklamış, yasak ancak 1932 yılında bugün artık tamamen özelleştirilen Tekel'in kurulmasıyla ortadan kalkmış. Yani Türkiye altı yıl boyunca içkiyi yasaklamış. İçki içme yasağına uymayan onlarca kişi cezalandırılmış, Meclis arada bir bu cezaları affetmek üzere kanunlar çıkarmış vs.
Yasağın neden teklif edildiğini ve neden Atatürk'ün bundan hiç hoşlanmamasına rağmen kabul edilmek zorunda kalındığını tahmin etmek zor değil. Yasağın ardında elbette İslami güdüler var.
Ancak yasağın bizzat Cumhurbaşkanı Atatürk tarafından, Cumhurbaşkanı'nın resmi konutu (bir nevi kamusal alan) başta olmak üzere pek çok resmi ve özel mekânda ihlal edildiğini de hepimiz biliyoruz. Atatürk'ün rakı sofraları meşhur.
Atatürk ve içki yasağıyla ilgili bir anıyı, 'Bütün dünya' dergisinin 1943'te yayımlanan 2. sayısında Mehmet Zeki Pakalın aktarıyor, aynen alıyorum:
"İçki yasağı zamanında idi. Atatürk bir iki yakın dostuyla bir tatil akşamı daha geçiriyor, her tiryaki gibi yarı gizli içiyordu. (Ö.) Mustafa Kemal yeni Maarif Vekili'nin (Eğitim Bakanı) programını kafasında tasarlamış olduğunu hissedince, işi kısa kesmiş olmak için şöyle dedi:
'Senin programını etrafı ile dinlemeden evvel, ben kendi görüşüme göre ne istediğimi misalle anlatayım.'
Hizmet edenlerden birine seslenerek, 'Şuradan bir polis çağırınız.'
Polis, yarı münevverin güzel bir örneği. Polis geldi. Selam verdi ve bekledi. Mustafa Kemal ona dönüp önündeki kadehe yarı dolmuş içkiyi göstererek sordu:
'Bu nedir?'
'Su olsa gerek efendim.'
'Ne suyu? Su bu kadar küçük bardakla içilir mi? Bak bakalım su mu imiş?'
Kadehin öteki yarısını su ile doldurdu, bir beyaz bulanıklık peyda oldu, onu göstererek:
'Bu ne imiş?'
'Rakı efendim.'
'Demin de fark ettin de yasak diye söylemedin anlaşılan. İçmek yasak değil mi?'
'Evet efendim, Men-i Müskirat Kanunu mucibince memnudur.'
'Peki ya ben içersem?'
'Estağfurullah içmezsiniz efendim.'
'Ne estağfurullahı? Süs için koymadık ya. Ya şimdi içersem?'
'Estağfurullah içmezsiniz efendim.'
O sırada karanlık basmaya başladığı için elektrik yandı. Atatürk birden ışığı göstererek soruyu değiştirdi:
'Peki bu nedir?'
'Elektrik efendim.'
'Peki elektrik ne demek?'
'Işık, elektrik efendim.'
'Buyrun yerinize gidin.'
Maarif Vekili'ne dönerek; 'Şimdi siz muhafız erlerinden istediğiniz birine sesleyin.'
Vekilin ta uzaktaki nöbet tutan neferlerden birine işaret ettiği görüldü, gidip onu çağırdılar, gelip selam verdi. Atatürk bu defa yeniden içki ile yarı doldurulmuş kadehi göstererek sordu: 'Bu nedir?'
Er, tereddütsüz bir Orta Anadolu şivesiyle cevap verdi: 'Rakı efendim.'
'Peki bunu içmek yasak değil mi?'
'Sen içmeyeceksin de biz mi içeceğiz, elbet içeceksin.'
Atatürk memnun ışığı gösterip sordu:
'Bu nedir?'
'Elektrik paşam.'
'Elektrik nedir yani?'
'Ne idüğü bilinmez ettiğinden bilinir.'
Atatürk vekile döndü, 'İşte ya Türk halkını bu emsalsiz sezişi ve sağduyusu ile bırakın ya da okutacaksanız yarı aydınlığın ötesine ulaştırın' dedi."

Pokerci Hoca Efendi dedi ki...

Gercekten Turkiye'nin yakin tarihini cok daha iyi ogrenmek lazim. Orta okul ve lisede ogretilene guvenince olmuyor.